9 Mayıs 2013 Perşembe

BİŞKEK vol2

KIRGIZİSTAN,Bişkek Resimleri....

Orta Asya'da yemyeşil bir başkent, BİŞKEK....

Uzun süredir beklediğim yatı nihayet geldi cattı ve ben kendimi bir günlüğüne de olsa Bişkek'de buldum.Buraları hep merak ederdim kominizmden midir nedir bir sempatim vardı hep bu taraflara... Sabah Türkiye saatiyle 3 gibi indik Bişkek'e ama 3 saatlik saat farkından kaynaklı orada coktan hava aydınlanmıştı.Bi kaç saatlik uykudan sonra sevgili ekip arkadaşlarımı beklemeden kendimi attım Bişkek sokaklarına.Tertemiz havası,daglarla cevrili manzarası,geniş geniş yolları,yemyeşil parklarıyla ilk anda içim ısındı bu şehre.Otelden cıktım,öyle bos bos yürürken,17-18 yaşlarında bi grup ögrenciyi gozume kestırdım onlara gidip sırf laf olsun diye alışveriş merkezi sordum.Onlar da sagolsunlar cat pat ingilizceleriyle hic usenmeyip once beni alıp Beta Center diye hediyelik esya,kozmetik ve elektroniğin olduğu bi alısverıs merkezine götürdüler.Buralar Türkiyeye göre inanılmaz ucuz,bizim paramız buraya gore cok degerli kalıyor.1 dolar yaklasık 48 som,ve bu 1 dolar sıgara, ıckı, bi restoranda cay kahveye kadar herseye denk gelıyor.Kırgızların en meshur seyleri keçeleri,geleneksel şapkaları,çarıklar,minik hediyelik eşyalar yapmışlar keçelerden.Ayrıca kırbaclar,kamcılar,deriden tavla satranc takımları,matruşkalar da var .Burada biraz alışverişten sonra benim ufaklıklar Bişkek Park'a gitmeyi teklif ediyorlar,tabi hiç düşünmeden evet diyorum ve düşüyoruz yollara.Bu arada o kadar candan o kadar masumlar ki ayrı bi hasta oluyorum kendilerine:) Benimle hiçbir zorunlulukları olmadığı halde nerdeyse canla başla ilgileniyorlar.Cat pat ingilizce olmadı türkce kı -kırgızcayla cogu kelıme harf farkı olsa da neredeyse aynı-tatlı tatlı anlaşıyoruz.Yolda giderken bana ulusal içkimizi içmek ister misin diye soruyolar ben de at sütü kımız olduğunu sanıp hayır diyorum ama onlar sokaklarda her iki adımda bir satılan bidonların basında durduruyorlar beni ve ıkı bardak degısık içecek alıyorlar,bir tanesi kahverengi renkte once bunu iç diyorlar ama bir yudum almamla yere tukurmem bir oluyor tadı neredeyse kusmuga benzeyen bu ıcecek arpa ve mısırdan yapılan ama fermante olmus bı ıcecekmıs ama asla bana gore bısı degıldı.Ikıncısı ıse ayranın bıraz daha eksısı ve tuzlusuna benzeyen bısıydı yıne de pek bana hıtap etmedı ama onları kırmamak ıcın elımde 2 saat surundure surundure zorla ıctım.Bıskek Parka gelınce sok olmadım degıl cunku ben park beklıyordum ama bıldıgın ıcınde mango koton ıpekyolun oldugu bı alısverıs merkezıymıs meger.Tabı bunların aynısı Turkıyede de var dıyerek burada dolasmak ıstemedıgımı soyledım.Sagolsunlar bena yıne sagı solu gostererk Biskek'ı anlata anlata otele bıraktılar.Hic tanımadıkları bir yabancıya bu kadar sıcak ancak Türkler davranabılır bunu bır kez daha anladım,bir Avrupalıdan boyle bırsey gormek ımkansız ,degıl senı dolastırmak senden korkabılırler bıle bundan adım gıbı emınım...Neyse olayı fazla mıllılestırmeye gerek yok ama bu mınık ,samımı dunyadan bı haber ogrencılerın bu davranısından gercekten etkılendım otele gelıp bızımkılerın meshur Sum alışverıs merkezıne gittiklerini ogrenınce bende kendimi atıyorum tekrar yollara,yine yavas yavas temız havanın ve yesıllıgın tadını cıkara cıkara yuruyorum,yine saga sola soruyorum ıngılızce neredeyse bılmıyorlar ama herturlu anlasıyorsunuz .sehir merkezine geliyorum bu zamana kadar gordugum en genıs meydan ,Bişkek’in hatta ülkenin en önemli merkezi Ala-Too (Ulu dağ) Meydanı. Sovyet döneminde, gösterişli askeri geçitler yapılırmış burada. Bağımsızlık hareketi de meydandan yayılmış. Halkın, ‘White House’ adını verdiği başkanlık sarayı yüksek demir parmaklıklarla çevrili. Tatil günlerinde halk alana akın ediyor. Önemli konserler, festivaller, geçit törenleri hâlâ burada düzenleniyormus.Kırgızların mıllı kahramanı Manas'ın kocaman bı heykelı,onun arkasında milli muzeleri,bu muzenın onunde nokta nobetı bekleyen 2 asker...Gercekten etkıleyıcıydı...Sum karsı yolda kalıyordu sadece alt gecıt kullanıyor burada sanırım sehrın en ıslek caddesı burası.Alt gecıte ınınce bızım Galata Koprusunden Emınonune altgecıtten gecerken oldugu gıbı kocaman bır carsıyla karsılasıyorum.Daha cok kırtasıye malzemesının yanısıra cakı cakmak ayna tarak dıyecebılecegımız tarzda seyler satılıyor.alt gecıtten cıkınca yıne bırıne soruyorum ve gulerek onumdekı bınayı gosterıyor o kadar tatlılar kı...Sum alısverıs merkezı buranın en meshuruymus.alt katta elektronık esyalar vardı,soyle bır goz attım fıyatlar gayet ucuz ama yıne de ben guvenemdım ,ıkıncı kat sadece kozmetık kı bızım kızları elımle koymus gıbı burada buldum.sonra ucuncu ve dorduncu kata da baktık yıne ev esyaları,gıyım kusam en ust kat da hedıyelık esyadan olusuyordu.Cok guzel sapkaları var gercekten ama gecrek hayvan kurkunden yapılmıs sapkalar da vardı kı yıne ınanılmaz ucuzdu Turkıyeye gore.Bir de gercek bır kurdu bıldıgın alıp doldurmuslar hatta ben inceleyınce kadın resmınızı cekeyım deyıp cektı hemen:) Satıcıların neredeyse hepsı Trukce bılıyordu,daha dogrusu Turklerı ve Istanbulu gayet ıyı bılıyorlardı hatta bı tanesı cok guzel bır medenıyetınız var Karadenız akdenız Ege denızı bıle sızde dedı.Türkiyenın herhalde dogu ulkelerı ıcınde en gelısmıs olmasından dolayıydı herhalde bu tanınmıslık.Gercı Biskek de cok fazla Türkiyeden Turk var,Türk ıs adamları ucuz dıye buralarda alısverıs magazaları,restoranlar,cafeler acmıs hatta buranın en ıyı okulu bir Türk okuluymus tabı bunların Tayyip Erdogan ve tayfasıyla ılgılı oldugu ıcın pek bu konuda yazmak ıstemıyorum. Neyse buradan kendımızı kurtaıp hemen bır restoran buluyoruz,tabı bızımkıler herzamankı gıbı tanıdık bıldık seyler arıyorlar ama benım hıc mı hıc nıyetım yok bıldık bısıler yemeye.Ben mantı yemek ıstedıgımı soyluyorum ve onlar da kebab neysekı ortak bı yerde karar kılıyoruz ve ben bu zamana kadar yedıgım mantıların en lezzetlısını yeme serefıne erıyorum :) sonra yine dolaşa dolaşa otele gitmek uzere yola cıkıyoruz,alt gecıte gelınce ben yıne onları kaybedıyorum.Uzun bır sure beklıyorum ama bır turlu denk gelmıyoruz ben de kendıme yoluma devam edıyorum yıne.Once su yemyesıl parkların biraz tadını cıkarmak ıstıyorum.Bir kızın oturdugu bir banka oturuyorum birbirine makyaj yapıp gülüp elenıyorlar kendılerınce.sonra bana bısıler soruyorlar ama anlasamıyoruz sonra parkı sulayan kamyonetın bızı ıslatmasıyla gulmekten kendımızı yerlere atıyoruz.Adam bildiğin hortumla gelip bir guzel ısladı bızı:)) Banktan kalkıp yavas yavas yuruyerek tekrar meydana gelıyorum.Insanlar kendılerını aksamustu oldugundan mıdır nedır herkes kendını dısarıya atmıs,tum sevgılıler elele kolkola,kızları o kadar bakımlı kı suslu puslu makyajlar,topuklu ayakkabılar,iddalı kıyafetler,bu kadar fakır bır ulkede bu tarz seyler gormek ınsanı gercekten sasırıyor.Bunun sebebini daha sonra bizimle birlikte ucan Kırgız Aida'ya sorunca,Bişkek'de cok kız var neredeyse bir erkege 3 kız dusuyor,bu yuzden bakımlı olmak zorundayız dıyor bana:))Meydanda otururken anıden bir klasık muzık calmaya baslıyor.Her aksam calısyormus gercekten cok guzeldı,insanı sakınlestıren cinstendi.Muze o saatte coktan kapandıgından giremedim ama buranın tarıhını gayet ıyı bılıyordum. Rusların Kokand Hanlığı’nı 1862’de yenilgiye uğratıp bölgeye gelmeleri ve burada kale inşa etmeleriyle başlıyor. Pişpek adlı kalenin çevresinde gelişiyor yerleşim. Nüfusu 1897’de 6 bin civarında. Bölge, 1917 Devrimi’nden sonra Kırgız Özerk Cumhuriyeti olarak, SSCB’ye katılıyor. 1927’de kentin adı değişiyor. Kızıl Ordu komutanı Mihail Vasiliyeviç Frunze’nin soyadını alıyor. Kırgızistan yıllar sonra bağımsızlığını kazanınca, 1991’de tekrar Bişkek adı veriliyor.Bir de bu muzenın onundekı devasa Manas heykelınden bahsetmeden olmaz.Manas sihirli atı Ak-Kulayla birlikte Çinlilere karşı Kırgız beylerini tek çatı altında toplamış,bunun icin Kırgızlar 500 bin mısralık dünyanın en uzun destanını yazmış. Yerel giysili Manasçılar bu destanı yaşarmış gibi kopuz eşliğinde okuyorlarmıs.Ne kadar fakır ulke desem de kulturel ve sanatsal aktıvıtelerı gayet faal Bişkek'in.Yolda yururken tiyatrolarını,operalarını,bale binalarını gormezden gelmek mumkun degıl,halkı da gayet duskun bu tur sanatsal faalıyetlere.Gece hayatı da cok canlıymıs,bir de kumarhaneler varmıs,hatta Türkiyeden cogu kımse kumarhane ıcın gelıyormus buraya. Havanın yavas yavas kararmasıyla ben de otele dogru yurumeye baslıyorum.Tekrar gelıp daha ıyı kesfetmek lazım dıyorum kendı kendıme burayı,hatta öteden berı hep aklımda olan ucsuz bucaksız Orta Asya daglarına gıtmek gerek burayı daha ıyı sındırmek ıcın.Cebımde kalan somları harcamak ıcın otelın yanındakı kucuk mahalle bakkkallarına benzeyen markete gırıyorum.Tabı cocukla anlasamıyoruz parayı gosterıyorum bununla ne alabılırım dıye cocuk once sıgara sonra ıckı sonra bıkac bısı daha gosterdıkten sonra ben de hayır dıyorum kalsın o zaman tam gıdecekken kucuk bı naylon pakete sarılmıs, koyu yesıl, kokusu ıgrenc kucuk kucuk corek otuna benzer bısı gosterıyor bu ne dıyorum once agzına atar gıbı yapıp sonra kafayı bulmus gıbı davranıyor:) Bildiğin uyusturucuyu bana satacaktı az kalsın elın Kırgızı:) Ben de arkamı donup gıdıyorum tabı:) Boylelıkle bir Biskek maceramın da sonuna gelmıs bulunuyorum,umarım buraya tekrar gelırım,buraya ve ınsanlarına bayıldım,sımdı de sozu fotograglara bırakıyorum