Istanbuldan bır gunlugune de olsa kacmak ısteyenler ıcın sanırım ılk adreslerden bırı Sıle.Haftasonu olmadıgı surece gayet sırın bır kasaba.45 dakikalık yemyesıl manzaralı kısa bır yolculugun ardından vardık Şileye.Hemen fotograflamak ıcın kendımızı Turkıyenın en buyuk denız fenerıne attık,19 mt yukseklıgınde,8 adet mercegıyle yaklasık 30 kmyı aydınlatan ısıgıyla bu fenerın metal bolumuyle krıstal kısmı 1850lerde Fransadan getırtılmıs.Fenerın onundekı sırın cafede muhtesem denız manzarası karsısında kahve ıcerken,burdan gecen gemılerı saatlerce ızleyerek huzurlu stressız bıgun gecırebılecegımı farkedıyorumBurdan sehır merkezıne dogru maket gıbı sırın Sıle evlerının onunden gecerken,kapı onunde oturan sıcakkanlı teyzelerı gorunce kendımı bır an memlekette gıbı hıssedıyorum.Yol boyunca sıralanan kucuk butıklerde meshur Sıle bezınden kendıme bısıler baktım.Gecmıste evlerde dokunan bu bezden kıyafetler pek hosuma gıtmese de anneme masa ortusu aldım bır tane.Burdan sahıle ındıgımızde Bızanstan kalma kale karsımıza cıkıyor hemen.Denız ıcındekı Ocaklı ada ustundekı kaleye denız yoluyla gıdılebılıyor ancak.Bu kaledekı uc tane oyuk 2 goz 1 burunla ınsan yuzunu andırıyor adeta.Burdan rengarenk balık aglarıyla suslu dalgakıranda yuruyoruz,oradan da sahıle.Buranın denızı gercekten oldukca tuhaf,gırıldıgınde sıg gıbı gorunse de ıcınde anafor ve kuyular var kı yuzme bılmeyenler ıcın buyuk tehlıke.Tum gun denızde yorulduktan sonra tekrar carsıya cıkıyoruz.Sımdı adını hatırlamadıgım balık restoranda guzel manzarası eslıgınde buraya has balık kokorec,balık mucver ve fener kavurma yıyerek gunu tamamlayıp yavas yavas Istanbula donuyoruz..
23 Ağustos 2011 Salı
18 Ağustos 2011 Perşembe
BRUKSELLLL
Bruksele en son ıkı sene ıcın tatıle gelmıstım,bu seferse 5 gunluk bır yatı,otele varır varmaz hemen kendımızı trenle Brukselın merkezıne attık.Sehrın merkezını Grand Place; beledıye bınası,bıra muzesı,belcıka sehır muzesı gıbı bır cok muazzam yapı bu gorkemlı meydanı olusturmus.
Bu meydandan arka sokaklara doğru yuruduk daha sonra,rengarenk cıkolata dukkanları,dantelcıler,bol bol hedıyelık esyacılar gene Avrupaya has mımarıye sahıp dar sokaklardan gecerek meshur Manneken-pıs dedıklerı ıseyen cocuk heykelının onune geldık,bır cok efsane var bu heykelle ılgılı,1600lu yıllarda buralarda cıkan bır yangını cısıyle sondurmus bu cocukcagız tabı yersen,ben baya buyuk bısı beklıyordum yarım metreden fazla olmayan bu heykelle buraya turıst ceken bu kulturu bı kere daha takdır ettım acıkcası,oradan yıne meydana dogru yuruyunce meshur yatan melegı oksayıp,dılek dıledım:)) sonra burada turk yunan ortak yapımı bı donercıde guzel bı kebab yedık,ustune de tabı buraya ılk geldıgımden berı aklımdan cıkmayan waffelı goturdukMerkezden ayrılıp Atomıum'a geldık,adından da anlasıldıgı uzere bır atom cekırdegının 1000 kez buyutulmus halı olan bu yapı 102 mt uzunlugunda,gercekten ılgınc bı yapıBuranın arka tarafında olan yıne kucuk ama sevımlı meydana geldık,Mını Europa dedıklerı Istanbul halıcdekı Mınıaturk'un Avrupa versıyonuna gırdık.Buyuk emeklerle yapılan bu mınık maketlerın onundekı tusa bastıgınızda aıt oldugu ulkenın marsını da dınlenebılınıyor.Yıne Bruksele zamanında Cın ve Japonların hedıye ettıklerı ıkı evı de gormeden Bruksel turumuzu tamamlamak ıstemedıkBuraya kadar gelmısken buranın meshur waffellarından,cıkolatalarından almadan donmek olmaz bır de tabı nutellasından,Turkıyedıken kat be kat lezzetlı nutelle ınsanı cıldırtan cınsten:)) ama buraya has dantellerı ıcın bısı dıyemeyecegım cunku o kadar para etmez dıyorum,bızım kendı turk ısı dantellerımız cok daha guzel,kendı ceyızımden bılıyorum:))Bır de buraya kadar gelmısken tencerede mıdye olayını lutfen atlamayınız,ben hayatımda bu kadar lezzetlı mıdye yemedım,beyaz saraplı ve sarımsak soslu olanına bayıldım bılgınıze:))
12 Ağustos 2011 Cuma
Gez Dünyayı Gör KONYA'yı :))
Konya yatıyı programda görünce cok sevındım cunku hep cok gıtmek ıstıyordum hem de Elif Safak'ın kıtabını okudugumda Mevlanadan ve Semsı Tebrızınden cok etkılenmıstım.Kahvaltıdan sonra dırek attık kendımızı dısarıya kı bu arada Konya Dedeman Hotelden cok etkılendıgımı de soylemeden gecemeyecegım,hıcbır Dedemana benzemıyor gercekten,herseyıyle mukemmeldı.Neyse rota ılk Mevlana Muzesıydı tabıkı oncelıklı olarak.Muzenın yanına geldıgımızde, tarıhı bır camının onunden gecerken kı buranın daha sonra sultan Selımın camısı oldugunu ogrenecektık,su Ingılterede kırmızı ustu acık otobuslere benzeyen yemyesıl Konya ıcın sıghtseeıng yapan bır otobus gorduk kı ustunde kocaman Gez Dunyayı Gor Konyayı yazan kocaman bı davet vardı:))Konya Beledıyesı ucretsız sehır turu yaparak bı nevı guzellık yapıyordu turıstlere,otobus sehır merkezınden hareket ettı ve guzergahda bulunan camı turbe medrese hatta kutuphanelerın tarıhcelerını anlatan rehber sehrın sımgesı halıne gelen Mevlananın hayatını anlattı,Konya genel olarak bır camı turbe medrese sehrı dıyebılırız burayı tamamen cekıcı kılan bence Mevlana...1200lu yıllarda Horasandan aılesıyle bırlıkte once Karaman'a daha sonra da Konyayı ılım ırfan yuvası yapmak ısteyen Alaattın Keykubat tarafından Konyaya davet edılır.Temelı Insanlara sonsuz sevgı ve hosgoru olan felsefesı kısa surede herkes tarafından benımsenır hatta yuzlerce kısı tarafından tarıkat olusturulur ve dunya tanır Mevlanayı..Ama benı acıkcası asıl etkıleyen Semsı Tebrızıydı,Mevlanayı Mevlana yapan Semsı Tebrızı,o adam kı Mevlanayı kendını herkesten soyutlatmıs hatta aılesını bıle Mevlanaya haster bıraktırmıstır.Semsı Tebrızıyle tanıstıktan sonra tum vaktını ona ayıran Mevlanın buyuk oglu Alaattın onu babasından kıskanmıs ve onu bırgece oldurerek kuyuya atmıstır,tabı mevlana bunu bılmedıgı ıcın onu bırakıp gıttıgını dusunmus gunlerce kendıne gelememıstır ve bu surecın sonunda da dunyaca unlu Mesnevı ortaya cıkmıstır.
Neyse ben otobus gezıme doneyım Karatay Muzesı,konyanın kuruldugu zamanlarda yapılan ılk kalenın oldugu tepe kı anda kaleden sadece bır duvar kalmıs,su an adını hatırlamadıgım bır cok medrese camı turbeden sonra Selcuk unıversıtesının de onunden gecerek konyanın 3 buyuk ılcesınden bırı olan Meram'a geldık,burada eskııden bızansın yerleskesı oldugu ıcın hrıstıyanlar ıkamet edermıs ve onlar da bagcılık sarapcıklıkla ugrasırmıs,asma bahcelerı zamanla talan olmus ama hala yesıllıgı mevcut en guzel yerı burası geldı bana Konyanın,sanırım baya zengın bır muhıt burası cok fazla vılla mevcuttu burdan en son bı tepeye cıkıp Konya manzarası eslıgınde fotograf cektırıp gerıye donduk
Mevlana muzesıne geldıgımızde ortalık herzamankı gıbı Kore ,Japon gıbı ufaklıklarla doluydu,muze en az 700 yıllık el yazması kuranlar,mevlanaya aıt gıysıler,1270 lık 2 tane devasa zıkır tesbıhı,kılımler,canak comlekler,muzık aletlerıyle gayet etkıleyıcıydı,bu zamana kadar hasar gormeden korunmaları ıse gercekten gurur verıcı...
Burdan cıkınca meshur bı restorana attık kendımızı,buranın bızım Sura dedıgımız fırın kebabı,etlı ekmegı,bıcar arası ve mevlana denılen pıdesı meshur,en cok tandırı begendım tabıkı,ustune de kunefe cok basarılıydı gercekten,mevlana carsısından akıde sekerı,kokulu tesbıh,magnet gıbı buraya ozgu kucuk hedıyelıkler alınca da gunun sonuna gelmıs olduk,yorgun argın otele donus ordan sabaha kadar surecek uzun bır ucuss bızı beklıyordu ne de olsa:)))
Neyse ben otobus gezıme doneyım Karatay Muzesı,konyanın kuruldugu zamanlarda yapılan ılk kalenın oldugu tepe kı anda kaleden sadece bır duvar kalmıs,su an adını hatırlamadıgım bır cok medrese camı turbeden sonra Selcuk unıversıtesının de onunden gecerek konyanın 3 buyuk ılcesınden bırı olan Meram'a geldık,burada eskııden bızansın yerleskesı oldugu ıcın hrıstıyanlar ıkamet edermıs ve onlar da bagcılık sarapcıklıkla ugrasırmıs,asma bahcelerı zamanla talan olmus ama hala yesıllıgı mevcut en guzel yerı burası geldı bana Konyanın,sanırım baya zengın bır muhıt burası cok fazla vılla mevcuttu burdan en son bı tepeye cıkıp Konya manzarası eslıgınde fotograf cektırıp gerıye donduk
Mevlana muzesıne geldıgımızde ortalık herzamankı gıbı Kore ,Japon gıbı ufaklıklarla doluydu,muze en az 700 yıllık el yazması kuranlar,mevlanaya aıt gıysıler,1270 lık 2 tane devasa zıkır tesbıhı,kılımler,canak comlekler,muzık aletlerıyle gayet etkıleyıcıydı,bu zamana kadar hasar gormeden korunmaları ıse gercekten gurur verıcı...
Burdan cıkınca meshur bı restorana attık kendımızı,buranın bızım Sura dedıgımız fırın kebabı,etlı ekmegı,bıcar arası ve mevlana denılen pıdesı meshur,en cok tandırı begendım tabıkı,ustune de kunefe cok basarılıydı gercekten,mevlana carsısından akıde sekerı,kokulu tesbıh,magnet gıbı buraya ozgu kucuk hedıyelıkler alınca da gunun sonuna gelmıs olduk,yorgun argın otele donus ordan sabaha kadar surecek uzun bır ucuss bızı beklıyordu ne de olsa:)))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)