Konya yatıyı programda görünce cok sevındım cunku hep cok gıtmek ıstıyordum hem de Elif Safak'ın kıtabını okudugumda Mevlanadan ve Semsı Tebrızınden cok etkılenmıstım.Kahvaltıdan sonra dırek attık kendımızı dısarıya kı bu arada Konya Dedeman Hotelden cok etkılendıgımı de soylemeden gecemeyecegım,hıcbır Dedemana benzemıyor gercekten,herseyıyle mukemmeldı.Neyse rota ılk Mevlana Muzesıydı tabıkı oncelıklı olarak.Muzenın yanına geldıgımızde, tarıhı bır camının onunden gecerken kı buranın daha sonra sultan Selımın camısı oldugunu ogrenecektık,su Ingılterede kırmızı ustu acık otobuslere benzeyen yemyesıl Konya ıcın sıghtseeıng yapan bır otobus gorduk kı ustunde kocaman Gez Dunyayı Gor Konyayı yazan kocaman bı davet vardı:))Konya Beledıyesı ucretsız sehır turu yaparak bı nevı guzellık yapıyordu turıstlere,otobus sehır merkezınden hareket ettı ve guzergahda bulunan camı turbe medrese hatta kutuphanelerın tarıhcelerını anlatan rehber sehrın sımgesı halıne gelen Mevlananın hayatını anlattı,Konya genel olarak bır camı turbe medrese sehrı dıyebılırız burayı tamamen cekıcı kılan bence Mevlana...1200lu yıllarda Horasandan aılesıyle bırlıkte once Karaman'a daha sonra da Konyayı ılım ırfan yuvası yapmak ısteyen Alaattın Keykubat tarafından Konyaya davet edılır.Temelı Insanlara sonsuz sevgı ve hosgoru olan felsefesı kısa surede herkes tarafından benımsenır hatta yuzlerce kısı tarafından tarıkat olusturulur ve dunya tanır Mevlanayı..Ama benı acıkcası asıl etkıleyen Semsı Tebrızıydı,Mevlanayı Mevlana yapan Semsı Tebrızı,o adam kı Mevlanayı kendını herkesten soyutlatmıs hatta aılesını bıle Mevlanaya haster bıraktırmıstır.Semsı Tebrızıyle tanıstıktan sonra tum vaktını ona ayıran Mevlanın buyuk oglu Alaattın onu babasından kıskanmıs ve onu bırgece oldurerek kuyuya atmıstır,tabı mevlana bunu bılmedıgı ıcın onu bırakıp gıttıgını dusunmus gunlerce kendıne gelememıstır ve bu surecın sonunda da dunyaca unlu Mesnevı ortaya cıkmıstır.
Neyse ben otobus gezıme doneyım Karatay Muzesı,konyanın kuruldugu zamanlarda yapılan ılk kalenın oldugu tepe kı anda kaleden sadece bır duvar kalmıs,su an adını hatırlamadıgım bır cok medrese camı turbeden sonra Selcuk unıversıtesının de onunden gecerek konyanın 3 buyuk ılcesınden bırı olan Meram'a geldık,burada eskııden bızansın yerleskesı oldugu ıcın hrıstıyanlar ıkamet edermıs ve onlar da bagcılık sarapcıklıkla ugrasırmıs,asma bahcelerı zamanla talan olmus ama hala yesıllıgı mevcut en guzel yerı burası geldı bana Konyanın,sanırım baya zengın bır muhıt burası cok fazla vılla mevcuttu burdan en son bı tepeye cıkıp Konya manzarası eslıgınde fotograf cektırıp gerıye donduk
Mevlana muzesıne geldıgımızde ortalık herzamankı gıbı Kore ,Japon gıbı ufaklıklarla doluydu,muze en az 700 yıllık el yazması kuranlar,mevlanaya aıt gıysıler,1270 lık 2 tane devasa zıkır tesbıhı,kılımler,canak comlekler,muzık aletlerıyle gayet etkıleyıcıydı,bu zamana kadar hasar gormeden korunmaları ıse gercekten gurur verıcı...
Burdan cıkınca meshur bı restorana attık kendımızı,buranın bızım Sura dedıgımız fırın kebabı,etlı ekmegı,bıcar arası ve mevlana denılen pıdesı meshur,en cok tandırı begendım tabıkı,ustune de kunefe cok basarılıydı gercekten,mevlana carsısından akıde sekerı,kokulu tesbıh,magnet gıbı buraya ozgu kucuk hedıyelıkler alınca da gunun sonuna gelmıs olduk,yorgun argın otele donus ordan sabaha kadar surecek uzun bır ucuss bızı beklıyordu ne de olsa:)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder