30 Aralık 2012 Pazar

Başka dünyalara yolculuk; DALIŞ...

İlk kez gecen sene, Kaş'ta, bir yarım saatlik keşif dalışı yaparak tanışmıştım kendileriyle:)) Discovery dalış denilen, herhangi bir eğitim gerektirmeyen, 10 dk basit bir brifing sonrasında dalış eğitmeniyle birlikte 5-6 mt gibi sığ satıhlarda gezerek deneme dalış yapıp kendimi bu uzun soluklu maceranın başlangıcında buldum ansızın...Yine gecen sene Bodrum'da bi kez daha discovery dalışı yaptıktan sonra bu işi ogrenmeye bas koydum.Tabi bu işler bas koymayla malesef olmuyor benim işim buna hiç mi hiç musaıt degil,haftasonlarımın boş olmamasından bir gruba ayak uyduramama,bir de basıncla inadına ters orantılı bişi oldugundan cok da kolay olacaga benzemıyordu ama ınat ettım tabı her zamankı gibi.
Dalış olayına genel olarak nedir ne değildir diye bakarsak ilk adım olan eğitimler, pratikler genellikle havuzda veya sığ satıh tabir edilen deniz kıyılarında, eğitmenler eşliğinde yapılıyor. Eğitimler tipi ve sıralaması kuruluşlara göre değişse de genel olarak, basit dalış becerileri, yüzerlilik, güvenlik ve malzeme kullanımı ile ilgili eğitimleri içermektedir. Cmas, Padi, Naui, SSI gibi dünyada kabul görmüş, eğitim müfredatları oluşmuş eğitim kurumlarından bu tip eğitimlerin alınması mümkündür.Genel eğitimlerin tamamlanmasından sonra, eğitmenler ve dalış grupları ile bu gizemli maviliklere dalmak, su altında uçar gibi ilerlemek, su altındaki rengarenk dünyayı görmek mümkün. Sualtında yerçekimi etkisi tamamen değiştiğinden, üzerimizdeki ekipmanları da kullanarak uçar gibi gitmek,su içinde baş aşağı durmak, balık gibi yüzmek tamam abarttım biraz, rahat rahat hava solumak, ve maske sayesinde çok net ve keyifli bir şekilde sualtını seyretmek mümkün, burası gercekten o anda kendini bile unutacağın bambaşka bir dünya...
Önce hemen gecen sene İstanbul'dan Pruva Dalış Klubü diye bi dalış klubu buldum kendıme ki bu konuda inanılmaz sanslıyım,cunku hocam cok ıyı bir hoca ve bu işi para için yapmayan tamamen bu işe gönül vermiş biri...Neyse efenim hic unutmam bi Stanset ucusu sonrası ki geceden baslayıp sabaha kadar uctum,eve geldim ve hoca da arkasından gelıp benı evden aldı.Bi kac kişiyi daha aldık yoldan,cok iyi bi ekiptik acıkcası baya bi şanslıydım,Tekirdag,Kesan derken 3 saatlik bir yolculuk sonrasında vardık İbrice Koyu'na.Burası Erikli ile Mecidiyeköy arasında sıkışıp kalmiş sadece dalış ve balıkcı teknelerine ayrılmış bir yerdi ve gercekten cok güzeldi.Barış Hocam sagolsun ılk gun egitimlerimi kıyıdan suya girerek iki dalışı da basarıyla tamamladım, sonra Saroz Hotel diye Kesan'da şirin bi otelde kaldık ve geceyi rakı balıkla sonlandırdık,Ertesi gün sanssız gibiydim cunku yagmur yagıyordu ama hocam sagolsun moral motıvasyon hep yuksektı,pozıtıf insanları hep sevmişimdir zaten,neyse limana gidip bu sefer kıyıdan bir zodyakla acılıp Cennet Cehennem Koyunda iki dalışı tamamlayıp 1 yıldız dalıcı brövemi almış oldum
İşte bunlar da Bodrum'daki dalıştan bir kaç kare :))
işta bunlarda bi kaç kare gözümün nuru Kaş 'tan :))
Bunlarda Gökçeada'dan...
Bunların dışında yine Saroz'da veeee en güzeli de Ayvalık'da dalış yaptım bunlar da inanılmazdı,Ayvalık'da dünyanın sayılı bi kac yerinde olan yaklasık 35-40 metre derınlıkte kırmızı mercanlar var,tabi şu anda oraya inmek için yıldızım yetmiyor ama en kısa zamanda 2 yıldız broveyı tamamlamayı amac edındım kendıme,biliyorum bunu soylemek için cok erken ama yeter kı yaz gelsın artık:)

26 Aralık 2012 Çarşamba

KAPADOKYA....

Aralık ayının sonundayız,sanırım ben de her seneki kış depresyonumun daha başındayım :))Şaka bir yana kış ayının gelmesiyle ruhuma ağır bir rehavetin çökmesi kacınılmaz oluyor ,yapacak bişi yok biliyorum ama her sene bu huzursuzluk gelıp yerleşiyor bünyeme sanki,hiç ama hiç kış insanı degilim...Neyse bu negatif girizgahtan sonra içimizi açacak bir yeri anlatmak istiyorum bugun,Kapadokya.... Kayseri yatılar sagolsun,her bosluk buldugumda gerek ekıple olsun gerek de yanlız olarak bi kac kere gittim bu muhteşem yere,Kayseri'den 1 saat uzaklıkta, Ürgüp,Göreme,Avanos ücgenini kaplayan Nevsehire baglı cooook eski zamanlardan kalma bi bölge burası.Kapadokya adını anlamı güzel atlar olan''kappa tuchia'' dan almıs ,cünkü zamanında burada cok iyi cins atlar yetistirilirmis.Buranın hikayesiyse bundan 60 milyon yıl önce Toros Dağları yükseldikçe yükselmiş, ortaya tepelerinden alevler püskürten yanardağlar çıkmış. Bu dağlardan vadilere kızgın ateş ve kül yağmış. Zaman geçmiş, dağların hiddeti dinmiş, vadilerdeki lavlar soğumuş, lavlar kayalara dönüşmüş. Aradan geçen milyonlarca yılda nehirler ve seller, yumuşak ve gözenekli taşları oyarak, bölgede kanyonlar, koyaklar, vadiler meydana getirmiş. Yine milyonlarca yıldan beri esen rüzgarlar, bu kayaları aşındırarak inanılmaz uçurumlar, kıvrımlar, kuleler, koniler, dikilitaşlar, iğneler, dikitlere dönüştürerek burayı taş heykellerden oluşan bir açık hava müzesine çevirmiş. Halk konik sütunlara peri bacaları adını takmış. Sonra yöre halkı ellerine geçirdikleri kesici aletlerle, bu peri bacalarına evler, ambarlar oymuş. Onları, Bizans döneminde işkenceden kaçan Hıristiyanlar ve din adamaları izlemiş. Peri bacaları bu sefer oyularak, kilise, manastır ve ev haline getirilmiş.Hititle,Persler,Bizans ve kacınılmaz son Osmanlılara ev sahipliği yapmıs zamanında ki bu da İpek Yolunun önemli bir kavsagı halıne getirmis burayı...
ÜRGÜP Araba kiralayıp ekiple gelmiştik ilk kez buraya,Suat Kaptan,Didem ve ben,cok güzel bir gündü...
Burası rengarenk bir diyar,boz, kireç beyazı, küf yeşili, kiremit kırmızısı, vişne çürüğü, kirli sarı... Bir de bunların güneşin ışıklarıyla oynaşırken büründükleri tonlar var ki kesinlikle burada görülmesi gerekir.Gittiğimiz gün soguga ragmen güneş vardı ve biz bunlara şahit olduk.Ürgüp sokaklarında dolaşırken sevimli küçücük iki kardeş geldi size buralar için rehberlik yapalım diye onlarla birlikte dolaştık,cok eglendirdiler bizi coookk :))
Daha sonra yine buralarda dolaşırken kavun cekirdegi ayıklayan kadınlara rasladık,bıraz sohbet edınce Anadolu insanın candanlıgı, samimiyetinin buyuk sehirlerde rastlanmayacak bisi oldugunu anlıyor insan
Bunun baska bir kanıtı da yine dolaşırken bır adam bizim yabancı oldugumuzu anlayıp evine cay icmeye davet ediyor ve buraların en guzel manzarasına sahip benim evdir diye eklemeyi ihmal etmiyor,bu hic tanimadigimiz adam bildigin karnınız acsa yemek koyayım falan dedi bize ya :))
Sonra yine bir kadın evinin bahcesine hediyelik esya stantı gibi bişi yapıp kendi yaptıgı seyleri satiyormus
Buraların bir başka meshur olayı da elbetteki şarapları...Kendi evlerinde sarap yapan insanların yılda 600 lt ye kadar hakkı varmıs,daha fazlası ticarete giriyormıs.Her yerde sarap dukkanları insanı gercekten cezbediyor,marketlerde bile en ucuz saraplar bile gayet lezzetli...
Ürgüp Göreme'den sonra en populer yeri Kapadokya'nın...Bunda Asmalı Konak dizisinin katkısı cok buyuk:))Insanlar o dizi sırasında akın akın gelıyorlarmıs o tarihi konagı ziyaret için...Ama yine de rekor hala japon ve koreli turistlerde:)) Sessiz sakin kimseyi rahatsız etmeden ellerinde makineyle herseyi en ince ayrıntısına kadar resimliyorlar...
Kaptanımız ucata gelirken yine buralarda cekılen Yer Gok Ask dizisinin yonetmenıyle tanısmıs,bu sırın mı sırın bayan bızı dizinin cekıldıgı konaga davet etmıs,biz de bu davete icabet ettik:))Dizi oyuncularıyla tanıstık, konagı bastan asagı gezdik dolastık,gercekten o zamanların mimarisini anlatan,o yasam tarzına uygun,harika yapılar bunlar ve en onemlısı de gereken onem verilmis,bu zamanlara kadar ayakta kalabilmis...
Ve dediğimiz gibi burada gün batımına sahit olabilmek iöin malesef su anda adını hatırlayamadıgım panaromik bir tepeye gdiyoruz ve muhtesem gunbatımına shit oluyoruz bu masalımsı topraklarda...
Buradan Uchisar'a gecıyoruz ama hava coktan kararmıstı bıle,ama gecesı bıle bambaska bu dıyarların...
Ve gunumuzu buraların meshur testı kebabıyla sonlandırmak uzere Goreme'ye gelıp guzel bır zıyafet cekıyoruz kendımıze.
Buralara kadar gelmısken siz siz olun enfes saraplarından satın almadan,testi kebabını tatmadan,biz yapamadık ama balon turu yapmadan,buraya ozgu konaklarında kalmadan donmeyın derim.iste Suat Kaptan'ın kadrajından buraya dair bi kac muhtesem kare daha...

22 Aralık 2012 Cumartesi

Biraz da memleket....

Bu Aralık ayında sagolsun sevgili(!) şirketim kar kış falan dememiş bana yıllık izin vermiş,hiç bir plan program yapmadıgımdan yine memleket yolları gorundu bana,Daha önce yazmıştım Ayvalık Cunda'yı ,bugün sadece resimleri koyuyorum,zaten fazla söze gerek yok resimler anlatır herşeyi:)kimsecikler yoktu,her zamanki gibi harika vakit gecırdım,benim yerim yurdum burası,ben buralara aidim,hiç bir yer beni burası kadar mutlu etmiyor,elbet gün gelecek kendimi yine buralarda bulacagım:))