26 Aralık 2013 Perşembe

Bembeyaz bir şehir, OMSK

Merhabalar efendim, şu anda sizlere Sİbirya'dan ,yaklaşık -20 derece sıcaklıktan bildiriyorum:) Şu anda karlar altında olan bembeyaz bir şehirden,Omsk'dan...Evet beyaz sanırım bu şehri anlatan en iyi kelime beyaz olurdu sanırım:) yer beyaz,gök beyaz,insanları beyaz,binalar beyaz....yine şirket sayesinde adı sanı duyulmamış bir yatıda daha sizlerle beraberim :) iki gündür buradayım ama ayazı içime derin derin işlemesine ragmen gezilmesik yer bırakmadım sanırım.omsk a genel olarak baktığımızda Sibiryanın güneyinde,bir zamanlar rusyanın başkentliğini de yapmış,petrol doğalgaz altın rezervleriyle zengin olmuş,yaklaşık 1.5 milyon nufusa sahip bir şehir.Ama benim için asıl önemli özelliği hayranı olduğum Rus edebiyatının babalarından Dostayevski'nin sürgün yıllarını geçirdiği hapishanenin burada olması.Bu tarafları hep merak ederdim ,kitaplarda anlatılan şehirleri,sokakları,insanları... İbis hotelde kalıyoruz,gayet merkezi,yürüyerek her yere ulaşabiliyorsun...otelden çıktıktan sonra donmuş bi nehrin üstünden geçiyorsun önce,şöyle ki :)
Köprüyü geçer geçmez bana masallardaki hanselle gretelin pastadan evini hatırlatan şirin mi şirin minicik bi şapelle karşılaşıyorsunuz
O istikamete doğru devam ettiğinizde bugunkü yazımın başrolünü oynayan Dostayevski nin heykeli ve şu anda müze olarak kullanılan hapishanesiyle karşılaşıyorsunuz.Dostayevski 1800lü yıllarda yazar olmadan St. Petersburgda siyasetle ilgilrniyordu ama daha sonraları devlet aleyhine bir komploya kurban gitti ve 4 sene kürek çekme cezasına çarptırıldı,daha sonra bu ceza 4 yıl hücre cezasına çevrildi.buradan çıktıktan sonra tekrar St Petersburga döndü devlette calışmaya devam etti,tekrar ayrıldı maddi sıkıntıya düştü ,o zamanlarda en ünlü romanları yayınlandı.suc ve ceza,karamazov kardeşler en çok ses getirenleriydi,daha sonra St Petersburgda vefat etti.İşte Omsk da sürgün olduğu hapishane şu anda müzeye çevrilmiş durumda.İçeride ona ait eşyalar,karamazov kardeşlerin ilk basımı, yaklaşık 5 kg agırlıgında yıllardır baglı kaldığı prangalar,içine bir kişinin bile güçlükle sığabileceği hücresi kaldı aklımda...resim çekmek yasak tatlı bir kadın olan rehber zar zor izin verdi sağolsun
Gercekten değilik bir duygu,severek okudugunuz dünyaca ünlü birinin yaşadığı evi,sahip olduğu eşyaları görmek,daha önce bunu kıbrıs'ta Namık Kemal'in zindanında da hissetmiştim.Sizden yüzyıl önce yaşamış birinin hayatına bir kısmına tanıklık etmek güzel bir duygu...Oradan çıktıktan sonra yine düz devam ettinizde şehrin tarihi kapılarından biri hatta en meşhur olanı çıkıyor karşınıza,Tara Gates...Bu kapının içinden sekerek geçtiğinizde önceden söylediğiniz dilek gerçek oluyormuş,tabi benim gibi birine hiç hitap etmeyecek bişi bu:)
Yine buradan kaybolmak için gözüme kestirdiğim sokaklardan birine dalıyorum.İki orta yaşlı bayan yol kenarına sigara içmek için geçiyorlar,ben de gidiyorum yanlarına,sırf muhabbet olsun diye sigara istiyorum hemen veriyorlar ,ateşini de yakıyor yaşlı bayan:) sonra bir muhabbet bir muhabbet tabi onlar rusca,ben de ingilizce gibi bişi,vucut dilinde anlaşıyoruz,istanbul diyorum bilmiyorlar,ama güzel bi şekilde anlaşıyoruz nedense sonra bayan çantasından bana minik bir krem cıkartıp veriyor present present diyor :) ben de alıyorum sonra bir resim çektiriyoruz,onlarda benim resmimi çekiyorlar:) sonra giderken yine everday come here diyor bana :) hayatım boyunca görmeyeceğim ama gülümseyerek hayırlayacağım bi bayan :) işte huzurlanrınızda....
Yine yollara düşüyorum,sıcaklık eksilerde,bi zaman sonra parmaklarınız soğuktan uyuşuyor ama ben inatla gezmeye devam ediyorum,bu tecrübeyi de yaşamak lazım bence...Yolun karşısına geçince omsk un simgesi meşhur omsk katedrali çıkıyor karşıma,şu St petersburgdaki meşhur katedrale benziyor,rengarenk gösterişli mi gösterişli.etrafını dolaşıyorum içinden insanların çıktığını görünce tereddü etmeden dalıyorum içeriye,bizim camilerde olan kokunun daha bi değişiği hakim buraya:) içerisi sessiz sakin huzurlu,bi kaç kişi var dua ediyor,kimisi de mum yakıyor,bir de papaz var,içeride isa ve meryemin onlarca altın varok çerçevede resimleri var...hiç resim çekmeden usulca çıkıyorum dışarı :)
Bu sovyet ülkelerinde dikkat ettğim bişi var ki Bişkek de öyleydi,magazaların,marketlerin hatta restoranların dışarıdan baktığınızda ne olduğunu asla anlayamıyorsunuz..Tabi bunda dışında rusca tabela olmasının da etkisi var ama hiç mi belli olmaz ya,hal böyle olunca bodoslama dalıyorsunuz içeriye:) neyse ki her seferinde doğru tutturdum,küçük han gibi bir yere girdim,çok değişik gerçekten,sanki bir okulun giriş katı gibi,odaların içinde dükkanlar var ve hepsi birbirinden farklı,gübenim girdiğim girişte hediyelik eşya ve iç çamaşırcı,daha sonra animasyon dükkanl,kitapcı falan diye alakasız bir şekilde sıralanıyordu,Bişkek de aynı şekildeydi,şöyle ki :)
Dün tüm ekiplerin gittiği ,binbir zorlukla bulduğumuz ama benim umduğum gibi çıkmayana Vanilla cafe nin sokagına gelmışım farketmeden ki burası omsk un en meşhur caddesi oluyor,sağlı sollu magazalar var yine ama ne oldukları belli değil :) orada yine omsk un simgelerinden savaş zamanının anısına yapılmış yerdeki demir adamı ve bankta oturan kadının resimlerini çekiyorum hatta bi grup kızdan da benim resmimi çekmelerini rica ediyorum gerçekten hiç ego ve kompleks daha doğrusu kendilerini begenme yok bu kızlarda.türk kızlarında bu kızların güzelliklerinin yarısı olsa bile olacakları düşünmek istemiyorum :)
Sanata düşkün bir millet her yerde demirden ,taştan onlarca heykel var,hatta otelin karşısında özgürlük ateşimi simgeleyen minik bir ateş ve etrafında savaş sırasında ölen insanların anısına yapılmış heykelleri de unutmadan resimlerini koyayım:)
Kahve içmek için Berlin cafeye oturuyorum sonrasında,oturanların çogu kadın,hepsi güzel ve bakımlı,bu Allah vergisi buna yapacak bişi yok :) üstelik nazik ve karakterliler,gerçekten bu ırkı takdir ediyorum.genel olarak buraları begendiğimi söyleyebilirim,bizden tamamen farklı bir kültür,bu sovyet ülkelerinde beni çeken ne var anlamıyorum :) yine gelmek isterim buralara ama mümkünse bu kadar soguk olmasın :) öylesine çektiğim bir kaç kareyi de sizlerle paylaşıp bitirmek istiyorum yazımı,görüşmek üzere....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder